Anksiyete Bozukluğu Nedir, Tedavisi Nasıl Yapılır ?

Anksiyete Bozukluğu Nedir, Tedavisi Nasıl Yapılır ?

Günümüzde herkes az veya çok anksiyete bozukluğu sorunu yaşamaktadır. Peki nedir bu anksiyete bozukluğu ? Anksiyete bozukluğu kişideki kaygı seviyesinin normal olmamasıdır. Bir sebep olmadan iç sıkıntısı yaşamak, ihtimali düşük olumsuzlukları düşünerek vehme kapılmak, sürekli endişeli olmak, kendine ve başkalarına güven problemi yaşamak, ufak şeyler için büyük tasalar çekmek anksiyete bozukluğu belirtisidir.
Delilerin veya aklını kullanamayanların sorunları belirgindir, ciddi psikolojik problemi olanlar da dışarıdan bakan bir göz tarafından hemencecik anlaşılır. Peki ya gri bölgede olanlar ? Deli değilsiniz ama normal de sayılmazsınız, kişilik bozukluğunuz yok ama garip davranışlarınız var, bunun adı nedir ?
Anksiyete bozukluğu hastalığının yelpazesi geniştir, birinde böyle bir sorun varsa o kişi delidir denmez ama hayat kalitesinin düştüğü, potansiyelini kullanamadığı söylenebilir. Anksiyete bozukluğu kısaca kişinin kaygı sorunları yaşamasıdır.

Anksiyete Bozukluğu Sebepleri

Kaygı sorunları yaşayan kişinin bir takım çözülemez problemleri vardır. Zaman içinde türlü yollar denemişse de sorun yumağını çözememiş, sorun yumağı örümcek ağı gibi kişiyi sarmalayıp yutmuştur. Böyle kişiler kendilerini kapana sıkışmış gibi hissederler. Kapandan çıkmak için hamle yaparlar fakat kurtulamazlar. Önce öğrenilmiş çaresizlik meydana gelir, sonra da depresyon oluşur.

Peki insanlar neden sorunlarını çözemez ?

Bazısı çözüme gidecek yolu bilemez, bazısı da çözüm yolunu bilir ama engelleri aşamaz. Birkaç örnekle konuyu açıklayabiliriz.
Kocası ile sorun yaşayan bir ev hanımı düşünelim. Kocası ona iyi davranmıyor, hatta aldatıyor veya şiddet uyguluyor. Bu kadın boşanmak istese geliri olmadığı için daha beter bir hayata mahkum olacak ayrıca çocuklar da perişan olacak. Boşanmasa sevmediği bir insanla yaşamak zorunda kalacak. Önce kocasını değiştirmeye çalışıyor, ama olmuyor. Sonra kendini değiştirmeye çalışıyor, kocasını tavlamaya çalışıyor yine olmuyor. Kafaya takmayayım diyor yine olmuyor. İş arıyor ama iyi bir iş yok, patron baskısı koca baskısına ekleniyor. Bu kadının tüm yolları tıkalı olduğu için depresyon virüsü onu sarıyor. Hayata kötümser bakıyor, eskiden yapabileceklerini de yapamaz hale geliyor. Yani kabiliyetleri kısıtlanıyor. İster istemez içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için kafa yoruyor, fakat çare bulamadığı için düşünce tekrarları oluyor. Düşünce tekrarları yani obsesyon daha sonra davranışlarını da etkiliyor, bazı istemsiz davranış tekrarları oluşuyor. Sürekli el yıkamak, fayans saymak gibi.

Anksiyete Bozukluğu Hastalığının Özellikleri

Hasta sürekli kaygı içerisindedir. Hastalanma kaygısı, ölüm korkusu, iflas etme veya makamdan düşme kaygısı gibi endişeler taşır.
Sürekli kaygılarını düşünme hali vardır. Fakat düşündükçe o iş ile ilgili performansları daha da düşer.
Mental ve bedenen yorgunluk görülür. Baş ağrısı, uykusuzluk ve dikkatini toplayamama görülür. Boyun kasları gerilir.
Bazı kaygılar sosyal fobiye neden olur. Çok şeyden kaygılandığı, eleştirilmekten küçük düşmekten korktuğu bazen de başkalarına güvenmediği için insanlarla görüşmek istemez, yalnızlaşır.
Bazen anksiyete bozukluğu madde bağımlığına bağlı olarak gelişir.

Anksiyete bozukluğu nasıl gelişir ?

Bazen bu hastalığa neyin sebep olduğu bilinmez. Bazen geçirilen travmalar, (özellikle de çocukluk ve gençlikte) bazen de kötü yaşam koşulları nedeniyle baş gösterir. Genetik yatkınlığı da göz ardı etmemek gerekir.
Bazen de madde bağımlılığı veya hormonal bozukluklar nedeniyle anksiyete bozukluğu olur. Başka bir deyişle bu tür faktörler hastalığa zemin hazırlar.
Anksiyete bozukluğu yukarıda sayılan sebeplere bağlı olarak beyinde hasar oluşması ile meydana gelir. Beyin kimyasalları olması gerekenden azdır veya fazladır, yada işlevlerini tam olarak yerine getirmiyordur.
Esasen bir çok psikolojik hastalık beyin kimyasallarındaki işlev bozukluğu nedeniyle gerçekleşir. Dopamin hormonundaki işlevsizlik şizofren, serotonin hormonundaki bozukluk ise depresyona yol açar.
Nöronlar arasında veya bir nöron ile başka bir tür hücre arasında iletişimi sağlayan kimyasallara nörotransmitter denmektedir. Basitçe açıklaması “uyarıcılara tepki”dir. Sinir sistemi boyunca sinirsel sinyaller bu kimyasal taşıyıcılar yardımıyla iletilir. Gamma-aminobütirik asit yani “gaba” denilen madde beyindeki en önemli transmitterdır. Beyindeki bu maddenin işlevi kaygıyı düzenlemektir. Anksiyete bozukluğu bu maddenin işlevlerinin bozulması ile ortaya çıkar. Diazem türü ilaçların etken maddeleri beyinde de vardır ve kaygı bozukluklarını engeller. Bu tür maddelerin yetersizliği veya işlevlerini bir şekilde yerine getirememesi küçük şeylere büyük kaygılar duyulmasını sağlar.
Sinir hücrelerinde . protein molekülleri kimyasalları alır ve ateşleme meydana gelir. Özellikle alın bölgesindeki elektriksel akım çok hızlıdır. Bu bölgede kuvvetli akım tespit edilirse anksiyetenin varlığından söz edilebilir. Travmalar, bir yakının kaybı (Özellikle anne baba) bunalıma sürükleyen hadiseler, beyinin kimyasal yapısını etkiler ve elektriksel dalgalanma olur. Bu dalgalanmalar EEG çekilerek tespit edilebilir. Fakat hekimin bu dalga değişikliklerini iyi analiz etmesi gerekir.

Bipolar Bozukluk Tedavisi

 Çoğu hasta kendisine deli denecek, psikolojik tedavi görüyor denecek diye sıkıntılı olduğunu bile bile doktora gitmez. Tedavinin başarısı için önce hastanın ikna edilmesi ve tedavi sürecinde sebat edilmesi gerekir.
Hasta doktora gidince ilaç kullanıyor mu, madde bağımlılığı var mı hormonal bozukluk var mı hekim önce verileri analiz eder. Organik bir neden olmamasına rağmen bir sorun varsa anksiyete bozukluğu kanısına varılabilir.
Elektro insografi yani EEG 1930 lu yıllarda Hans Berger tarafından keşfedilmiş. Bu yöntemle bir çok nörolojik problem beyinin elktriksel dalgaları ölçülerek tespit edilebiliyor. Ama hekimin deneyimli ve usta bir okuyucu olması gerekir.
Anksiyete bozukluğunda anksiolitik ilaçlar kullanılır. İlaçların kullanım şekli ve dozu heik tarafından belirlenir. Ayrıca tedavide bilişsel davranış terapi teknikleri de kullanılır. Genellikle 10-12 seans psikoterapi uygulanır. Yeterli düzelme olmazsa bir tur daha psikoterapi uygulanır.
İnsanlar düşünceleri ile duygularını kontrol etmeyi becerebilirlerse kaygı bozuklukları ile de başa çıkabilirler. Bu konu ile ilgili analitik oryantasyonlu psikoterapi metodu vardır. Kişiye özgü teke tek uygulanır. Süresi 6 ay ila 2 yıl arasındadır.
Anksiyete bozukluğu tedavisinde 2 şey yapılmamalıdır. Birincisi kendini iyi hissedince ilacı kesmek veya ilaçları düzensiz kullanmak, ikincisi tedavi sürecini yarıda bırakmak. Bu takdirde hastalık daha şiddetli tekrarlar.


Bu Yazıyı Paylaş! Google+! Pinterest!